Ana Sayfa Veysel Güney Kimdir? Basından Belgeler
SİZİN VEYSEL Videolar İmza Kampanyası İletişim
Önceki Sayfa Sonraki Sayfa

Veysel Güney Davası AİHM Yolunda


mersinyasam.com

10 Haziran 1981'de idam edilen ve cenazesi ailesine teslim edilmeyen Veysel Güney için yapılan yeniden yargılama (iade-i muhakeme) başvurusu reddedildi. Aile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmaya hazırlanıyor.

Veysel Güney 28 Aralık 1980'de Gaziantep’te gerçekleştirilen bir operasyonda yaralı olarak yakalanmış ve 2 celse süren mahkeme kararıyla idama mahkum edilmişti. Yakalanması, yargılanması ve idam edilme süreci 164 gün süren Güney’i sorgulayan savcı Mete Göktürk, ‘Veysel’in delilsiz idam edildiğini’ söylemiş, 25 yıl sonra ulaşılan dava dosyasında da pek çok hukuksuzluk tespit edilmişti.

Sıkıyönetim Mahkemeleri kapatıldığı için Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan yeniden yargılama başvurusu, Savcının ‘yeniden yargılama gerekir’ görüşüne rağmen reddedildi. Bir üst mahkeme olan Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan temyiz başvurusu da kabul edilmeyince Türkiye’deki hukuki süreç tamamlandı. Avukatlar önümüzdeki günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruda bulunacaklar.

Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin karar metnini yayınlıyoruz…



T.C
ANKARA 9. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI

D.İŞ NO :2008 / 602
BAŞKAN :İBRAHİM KOZAN 22020
ÜYE :ÇAĞATAY KAYIRAN 20946
ÜYE :GÜNTAÇ DEĞER 20816
KATİP :EMİNE YILDIZ 9503

Ankara Ağır Ceza Mahkemelerine devredilen Adana – Kahramanmaraş – Gaziantep – Adıyaman – Hatay illeri Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Nolu Askeri Mahkemesinin 1981 / 71 esas 1981 / 80 karar sayılı davasına ilişkin olarak CMK’nun 311. maddesi uyarınca yargılanmanın yenilenmesi istemi ile Ayhan Güney vekili Av. Kemal İşkin Keleşoğlu’nun 06/06/2008 havale tarihli dilekçesi mahkememize gönderilmiş olmakla bu hususta C.Savcısı’nın yazılı mütalaası da alınmak sureti ile dilekçe ve ekleri incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Gaziantep ilinde 28/12/1980 yılında güvenlik güçlerinin bir ev baskını sırasında sanık Veysel Güney’in yaralı olarak yakalandığı, evde yapılan baskın sırasında, silahlı çatışma çıktığı, evde bulunan iki kişiden birisi olan Ali İhsan Özer’in olay yerinde çatışmaya katılan bir polis tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldüğü, yine bu olay esasında çevre güvenliğinden sorumlu Üsteğmen Şahin Akkaya’nın ağır bir biçimde yaralanarak hastaneye kaldırıldığı hastanede öldüğü, Olaydan sonra yapılan soruşturma sonrası sanık Veysel Güney hakkında adam öldürmek, yasa dışı örgüt faaliyetlerine katılmak, adam öldürmeye tam teşebbüs, 6136 Sayılı Yasaya muhalefet suçlarından hakkında kamu davası açılmış, Adana – Kahramanmaraş – Gaziantep – Adıyaman – Hatay illeri Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Nolu Askeri Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda, 20/02/1981 tarih 1981 / 71 esas 1981 / 80 karar sayılı kararı ile sanığın yasa dışı örgütü sevk ve idare etmek, komiser muavini Atilla Çınar’ı öldürmeye tam teşebbüs suçlarından beraatına, 6136 Sayılı Yasaya muhalefet suçundan aynı yasanın 13 / 2 maddesi uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın maktul Üsteğmen Şahin Akkaya’yı kendisinin cezadan kurtulmasını temin maksadı ile öldürdüğü anlaşılmakla idam cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, Söz konusu karar temyiz edilerek, Askeri Yargıtay’ın 21/04/1981 tarih ve 1981 / 135 esas 1981 / 154 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiş ölüm cezası Güvenlik Konseyi’nin 08/06/1981 tarih ve 2473 sayılı Kanun ile onanarak 09/06/1981 tarihli resmi gazetede yayınlanarak 10/06/1981 tarihinde infaz edilmiştir. Ayhan Güney vekilinin 05/06/2008 tarihli dilekçesi ile; 1- Veysel Güney davasında emekli Savcı Mete Göktürk’ün kaleme aldığı ve dönemin olaylarının değerlendirilmelerini de içeren “Adaleti gördünüz mü’’ adlı kitap, CMK’nun 311 / e kapsamında ispat gücü olan bir yeni delil durumunda olduğunu, kitapta “…üstelik Veysel Güney’in ölüm cezasına çarptırılması olayını en başından beri izlemiştim. Çatışmada ölen teğmen ve militanın ölü muayenelerinde bulunmuş çatışmanın yaşandığı apartman havalandırma boşluğundan koşmaya çalışırken yakalanan ve görevlilerce feci şekilde dövülerek ağır yaralanan Veysel Güney’in hastanede ilk ifadesini almış, olayın hazırlık soruşturmasını ben yapmıştım. Soruşturmanın bu aşamasında, çatışma Veysel Güney’in de silah bulundurduğuna dair bir kanıt elde edilmemişti. Sonradan ne gibi gelişmeler olduğunu bilmiyordum. Ancak benim ilk tespitlerimle Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinin verdiği karar örtüşmüyordu. O günlerde yaşanan ortamın olağan dışılığı da göz önüne alındığında yargılamanın tarafsız ve adil yapılmamış olabileceğine ilişkin kuşkular duyuyordum’’ şeklindeki beyanının yeniden yargılama isteminin birinci dayanağı olduğunu ifade etmiş; 2- Veysel Güney’in 16/02/1981 tarihli dilekçesinin de yine önemli bir kanıt olduğunu, sanığın 16/02/1981 tarihinde, duruşmadan bir gün önce Avukat isteminde bulunduğu, bu dilekçe yargılama bittikten, sanık idama mahkum olduktan iki gün sonra 19/02/1981 tarihinde dosyaya geldiği, böylece sanığın savunma hakkının kısıtlandığı, 3- Veysel Güney’in 10/06/1981 tarihli mektubunun da bir belge niteliğinde olduğunu, 4- Keşif delilinin de Veysel Güney dosyasında eksik kaldığını tam anlamıyla “kâğıt üstünde: krokide’’ keşifle yetinildiği bu hususun da yine gerekçeli kararda yer alıp “gayri resmi’’ keşif yapıldığından bu nedenle tutanak tutulmadığından bahsedilmiş, bu durumunun da usulden ve esastan hukuka aykırı olduğunu, 5- Söz konusu cezanın MGK tarafından onaylandığını, MGK’nın hukuksal statü olarak yasama organının hak ve yetkilerine sahip olmadığını bu açıdan yargılamanın yenilenmesi konusunda MGK unsurunun önemli bir hak ve hukuk ihlali olduğunu, 6- Veysel Güney’in cenazesinin ailesine teslim edilmediğini, sanığın cesedinin gömüldüğü mezarlığın yeni öğrenildiğini, ancak cesedine henüz ulaşılamadığını bu yeni verilerin de tüm yargısal süreçlerin de yeniden başlatılması ve özellikle süreye ilişkin sorunların bu açıdan ele alınmasını gerektirdiğini, 7- Kararda dayanak olarak ele alınan kamu tanıkları olan zabıt imzalarının olay sonrası ifadeleri ile duruşma sırasındaki ifadeleri birbirinin tam tersi bir görünümde olmasına karşın, bu çelişkilerin giderilmemiş olduğunu, 8- Veysel Güney’in suçluluğuna ve çatışmaya girmesinin saiki olarak “İskenderun’da bomba almaktan dolayı aranması” olarak gösterilmiş, ancak suçlama için ileri sürülen bu hususta sanığın yargılanmasına gidilmediği, bu anlamda da maddi olay tavsifi ve buna bağlam olarak TCK’nın 450 / 9 maddesinin hukuksal tavsifinin son derece ağır bir yanlışı içerdiğini ifade ederek, CMK’nun 311 / e hükmüne uygun hukuksal niteliği biraz yeni kanıtların varlığı nedeniyle Veysel Güney ile ilgili olarak yapılan yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiş, Bu hususta İddia Makamının yazılı görüşü alınmış, İddia Makamı yazılı görüşünde; Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne karar verilmesini mütalaa etmiş, CMK’nun 311. maddesinde yargılamanın yenilenmesi kararının duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa yemin verilerek dinlenmiş olan tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa, hükme katılmış olan Hâkimlerden biri hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkumiyetini geciktirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hükmün kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise, yeni olaylar ve yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren hükmünün kanun hükmünün uygulanması ile mahkum edilmesini gerektirecek nitelikte olursa ceza hükmünün İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması hallerinden birinin varlığı halinde verilebileceği, Yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan Ayhan Güney vekilinin en önemli bir kanıt olarak göstermiş olduğu Emekli Savcı Mete Göktürk’ün 2006 yılında kaleme aldığı kitabında sanık Veysel Güney’in yargılamasının tarafsız ve adil yapılmamış olabileceğine ilişkin kuşkular duyduğu şeklindeki yorumunun yargılamanın yenilenmesi için gerekli şartlardan biri olmadığı gibi dilekçesinde ileri sürdüğü diğer hususların da yargılamanın yenilenmesi için yeni bir kanıt olmadığı, bu itibarla CMK’nun 311. maddesinde öngörülen yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşmadığı anlaşılmakta.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
Ayhan Güney vekili Av. Kemal Işkın Keleşoğlu’nun yargılamanın yenilenmesi talebinin REDDİNE,
Kararın bir suretinin Ayhan Güney vekiline tebliğine,
Dair dosya üzerinde talebe aykırı oybirliği ile 7 gün içinde itiraz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/07/2008

 

VEYSEL GÜNEY'İ ARIYORUZ!
Mersin 78'liler Derneği